Genç ve gençlik dediğimizde ilk aklımıza gelen yerinde duramayan; atik, cesur, hayalperest, duygusal, ölüme meydan okuyan, risk almaktan korkmayan, bir tasvirdir. Gençlik; fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişme olgunlaşma sürecini gerektirir. Gençlik; bireyin kimlik kazandığı çağdır. Kendilerine rol model aradıkları, taklit ederek büyüdükleri, duygularının ön plana çıktığı, öfkelerini kontrol edemedikleri, sevinci ve hüznü de coşkuyla yaşadıkları bir süreçtir. Hayat hikâyeleri birikmediği için de yanlış ve doğruyu tecrübeyle ayıklamaları mümkün değildir. Bu nedenle gördükleri, duydukları ilklerle bir ömür şekillenmektedir.
Gençlik;
• İdeallerin peşinde koşulduğu,
• Endişeleri, ihtirasları, tutkuları içinde barındıran,
• Akran ve çevre etkisinin çok fazla olduğu,
• İtiraz ve reddiyelerin tavan yaptığı sorgulama çağıdır.
• Doğduğu coğrafyanın, iklimin, gelenek göreneklerin, ailenin, okulda ki öğretmenin, sokaktaki arkadaşının etkisi altındadır.
(Örneğin, öfkeli bir çevrede, sorunlarını şiddetle çözmeye alışmış bir çevrede büyüyen genç, çözümün şiddette olduğunu düşünerek kendisi şiddeti bir çözüm yolu olarak taklit edecektir.)
• Sevgisinde de öfkesinde de “delikanlı” ifadesinin hakkını verir.
• Toplumda itibar edinme, kabul görme ve onanma sürecidir. Elbette gençlik dediğimizde; Erkek olmak, kız olmak, Çok çocuklu ailede ya da tek çocuklu ailede olmak, Yoksulluk, zenginlik, Anneli babalı, yetim, öksüz olma, Eğitimde iyi bir öğretmen ile karşılaşma, Savaş olan ya da refah seviyesi yüksek bir ülkede doğma, Şiddet eğilimli bir ailede büyüme, Merhamet ve sevgi yüklü bir ailede büyüme… Gençliğin fiziksel, duygusal gelişimini etkileyen ortamlardan bazılarıdır. Gençlik döneminde yaşanılan olumlu ve olumsuz tecrübeler, duygu kayıpları, hayal kırıklıkları o gencin ömrünün geri kalan kısmını da etkileyecektir maalesef.
Gençlik bugünümüz olmadıkça “Gençlik geleceğimizdir.” sözü kulağa hoş geliyor. Gençlik ve zamana iltifat ettiğimizi düşünüyoruz. Oysa ben bu sözü hiç sevmem. Geleceği bugünden önemli addetmem. Gençliğini, bugünü yapabilen toplumların geleceği zaten anlamlı ve ferahtır. Benim sloganım; “GENÇLİK BUGÜNÜMÜZDÜR.” Yalınlığını, cesaretini, yüreğini, duygusallığını, enerjisini, bugün doğru ve yerinde ifade etme fırsatı verilen gençlik, hem kendini hem toplumun büyümesini inşa edecek; bugününü sağlam temellere oturtan gençlik ömrünün kalan kısmını bireysel olarak da daha huzurlu ve güvenli sürdürecektir.
“Ne ekersen onu biçersin” İfadesinden hareketle bir insan her şeyi en hızlı öğrendiği “Saf ve yalın dönemidir.” gençlik. 3-4 yaşından neredeyse 25 yaşına kadar (özellikle büyükşehirlerde) sabahın köründe servislerle sınıflara ve okullara doldurulan, sınavlara mahkum edilen bir neslin, bugününden çok yarını ile ilgilenildiği kanısındayım. Bugününü kaygı korku endişe ve başarı-başarısızlık kavramları ile doldurulan bir gençlik yarınını nasıl inşa edecek? Terör tehdidine karşı gençliğimizi korumak, alacağımız tedbirleri konuşabilmemiz için: Gençliği ve gençlik davranışlarını, özellikle değişen neslin davranış değişikliklerini iyi takip edip ve onlara uygun ortamlar sağlayabilirsek çocuklarımızı terör, şiddet ve diğer olumsuzluklardan etkilenmelerini en aza indirebiliriz.
Terör Literatürde onlarca tanımını bulacağımız terör kısaca: Bir toplumu, devleti hedef alan yıldırma, çatışma, korku salma, bizzat cana, yaşam hakkına saldırma, tehdit ve saldırıları içinde barındıran son yılların etkin- yaygın savaşma araçlarından biri olarak önümüze çıkmaktadır.